Hilmi KANIK


Başarılarımla Varım


Hepimiz anne babayız.Ve de her anne baba elbette ki çocuğunun hayatın her aşamasında başarılı olmasını ister.Ben çocuğumun başarılı olmasını istemiyorum diyen bir anne babaya ben şu ana kadar hiç rastlamadım.İyi de başarının kriteri nedir?Çocuğumuz neye göre başarılı ya da neye göre başarısızdır.Ya da sürekli olarak başarılı olmak zorundasın diye dayatma yaptığımız hatta psikolojik olarak baskı yaptığımız çocuklarımızda bu baskılar çocuğüunmuzun üzerinde nasıl bir etki bırakıyor.?

Daha önceki yazılarımızın birinde sizlere Zeka Gruplarından söz etmiştik Sevgili Çaykara Gündem Dostları.Ve de demiştik ki en doğru eğitim yöntemi çocuğumuz hangi zeka grubuna yönelik ise o dorultuda eğitilmeli ve ilgi,istidatları doğrultusunda kendi istediği alanda okuyarak uzmanlaşmalı demiştik.

Ancak üzülerek ifade etmek isteriz ki bizler anne baba olarak çoğu zaman kendimizi çocuğumuzun yerine koyar onun yerine karar vermeye çalışırız.Çocuğumuzun bunu başarıp başaramayacağını ise aklımızın ucuından dahi geçirmeyiz.Çocuksa başaracaktır.Başaramama gibi bir şansı yoktur.Herkesin çocuğu başarıyor da bizim çocuğumuz neden başarmasın.Öyle Değil mi?

Bu durumda çocuğumuza karşı psikolojik baskılara başlarız.

-Bak Ahmet Matematikten 95 aldı.Sen 40 aldın.O da çocuk sen de çocuksun.Utanmıyor musun?

-Evladım Komşunun kızı fenden 100 aldı.Sen niye 20 aldın.Senin ondan neyin eksik ki?

-Karnende zayıf istemiyorum.Zayıf getirirsen bu eve sakın girme.

-Milletin çocukları ne kadar şanslı.Tüm dersleri 90-100.Bir de bizimkine bak.hepsi  1-2

Bu ve bunun gibi daha binlerce anne baba profili.Çocuğumuz artık şuna inanmıştır.Evet ben başarılı olmak zorundayım.Ancak bu bana kendi geleceğim için değil de anne babamı mutlu etmek için gerekli.Artık çocuğumuz okulda öğretmenine evde ise size kendisini beğendirmek için sembolik olarak ders çalışacak ve de bu çalıştığı ders asla ve asla hiçbir işine yaramayacaktır.

Başarılarımla varım mantığı ile ders çalışan ya da okula giden bir çocuk asla kendi kişisel gelişimini tamamlasyamayacak ve de hayatı boyunca hep bir şeyleri eksik olarak yaşayacaktır.Bir ömür boyu yaptığı her şeyi kendi işi olduğu için yapmayacak sürekli kendisini başkalarına beğendirmek için yapacaktır.Bu yüzden de toplumda işini adam gibi mükemmel yapan insanlar yerine işini sembolik yapan işini kendini başkalarına beğendirmek için yapan insan profilleri toplumun karşısına çıkacaktır.

Bu gün hepimiz kendimize şu soruyu sormuyor muyuz Sevgili Çaykara Gündem Dostları?Toplumda neden herkes kendi işini mükemmel bir şekilde yapmıyor?İşte bunun sebeplerinden biri de bu Sevgili Dostlar.Anne babalar olarak çocuklarımızı Başarı Endeksli yetiştiriyoruz.Belki çocuklarımız o doğrultuda yetişiyor ancak ileride toplumun karşısına çıktıkları zaman topluma istenildiği şekilde hizmet veremeyen bireyler olarak çıkıyor karşımıza çocuklarımız.

Öğretmenlik hayatım boyunca başımdan geçen yüzlerce anımdan birini paylaşmak isterim siz Sevgili Çaykara Gündem Dostlarımız ile.Uzungöl İlköğretim Okulunda Sınıf Öğretmeni olarak çalışıyorum.Okuttuğum sınıf 4. Sınıftan 5. Sınıfa geçti.Benden bir yıl önce 5.sınıfları okutan öğretmen arkadaşımın benden bir ricası oldu.Hocam dedi bana.Sınıfımda bir öğrencim var.5 senede okuma yazmaya geçemedi.Ben bunu sınıfta bıraksam bir yıl da sen uğraşsan.Benim başiaramadığımı belki sen başarırsın dedi.

Okul başladı Sevgili Dostlar.Müzik derslerinde öğrencilere flüt çaldırıyorum ki benden önceki arkadaşım sınıfına flüt çaldırmamıştı.Bir baktım ki yeni öğrencim olan Emine´de Flüt çalmaya karşı inanılmaz bir ilgi var.Sınıftaki diğer öğrencilerimden çok daha iyi flüt çalıyor Emine.Ben de sadece Flüt vasıtası ile 5 senede okumaya geçemeyen Emine´yi 3 ayda okumaya geçirmiştim.Sadece şunu yapmıştım Sevgili Dostlar?İlgi alanını kullanarak daha çok okursa daha çok flüt çaldırarak okuma yazmaya geçirmiştim Emine´yi.

Ve de  bu olayda Emine aslında hem bana hem ailesine hem de içinde bulunduğu topluma şu mesajı vermek istemiştir.Ey Öğretmen beni ilgi alanıma göre yönlendirir senin benden çok iyi müzisyen olur.Ama yok eğer beni sizin istediğininiz bir bir insan yapmaya kalkarsanız kusura bakmayın ben sizin istediğiniz gibi bir insan olamam.Nitekim öyle olmuş Eminem yönlendirilemediği için ortaokuldan sonra okuyamamıştı.

Yani işin özeti Sevgili Çaykara Gündem Dostları? Çocuklarımız bizim istediğimiz gibi birer insan olmak zorunda değildirler.Onların kendilerine ait birer kişilikleri vardır ve de bizlerin görevi çocuklarımızı kendi kişilik özelliklerine göre yetiştirmektir.Ve de Çocuklarımız Başarıları ile değil kendi kişilik özellikleri ile vardır.Ebeveyn olarak bizlerin görevi onları derslerdeki başarıları ile değil de bağımsız bir şekilde kendi kişilik özelliklerine uygun olarak yetişmelerini sağlamaktır.

Haftaya başka bir yazıda buluşmak üzere hepinize mutlu hafta sonları diliyorum Efendim.

Fehmi Aygün
11.04.2016 22:35:17
Hocam mesleki ve hassas bir konuya değindin.İnşallah velilerimiz dikkatle okuyup anlamaya çalışırlar ve gelecek için daha güzel nesiller yetiştiririz.Sevgilerimle.F.Aygün