Çaykara´yı ve Çaykara´da yaşamayı çok sevdim!

Çaykara´yı ve Çaykara´da yaşamayı çok sevdim!

Çaykara Kaymakamlığını yaparken, Erzincan Vali Yardımcılığına atanan İhsan Ayrancı ile İlçemizde görev yaptığı 2 yılını değerlendirdiğimiz röportajı siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.

26.12.2016 tarihinde Çaykara Kaymakamı olarak göreve başlayan İhsan Ayrancı, iki yıl boyunca ilçemizde görev yaptıktan sonra Erzincan Vali Yardımcılığı görevine atandı. Görev yaptığı süre içinde ilçemizi karış karış gezerek yaşlısından, gencine kadar her kesimden hemşerilerimizle kurduğu sıcak diyaloğu, onların içine girerek evlerine konuk olan, bazen yemek sofrasında, bazen Çay muhabbetlerinde devletin güler yüzünü ve sıcaklığını hissettirerek yöre halkının sevgisini kazandı. Çaykara Gündem Gazetesi olarak Kaymakam Ayrancı ile yaptığımız röportajda bölgemizi ve sorunlarını konuştuk. Her sorduğumuz soruya çok sıcak samimi ve içten bir şekilde cevap veren Ayrancı´ya Çaykara Gündem gazetesi olarak teşekkürlerimizi iletiyoruz./resimler/2018-10/1/2222026356671.jpgDeğerli okurlarımızı Kaymakam Ayrancı ile yaptığımız röportajla baş başa bırakıyoruz. 

ÇAYKARA GÜNDEM: İlçemize atama haberi aldığınızda neler hissettiniz, nasıl bir çaykara buldunuz?

AYRANCI: Tayinim Çaykara´ya ilk çıktığında çok şaşırdım. Beklediğim bir atama değildi. O zaman da bir tercih yapmamıştım. Orta Karadeniz diye tahmin ediyordum. Çünkü o dönemde de Çaykara´nın çok isteklisi vardı. Buraya başkası gelir diye düşünmüştüm. İnanın çok şaşırdım, çokta mutlu ve onure oldum. Çünkü Çaykara Kaymakamlığı önemli bir görevdir. Birçok önemli devlet adamının, bürokratın, işadamının, siyasetçinin yetiştiği ve büyüdüğü memlekettir Çaykara. Dolayısıyla bizleri buraya layık görmeleri beni ziyadesiyle memnun etti. Çok büyük onur duydum. Atama kararı çıkar çıkmaz Çaykara üzerinde çalışmaya başladım. Gerek sosyal medyada, gerek basın üzerinden bölgeye ilişkin ve bölgenin önemli insanları kimdir diye? Vatandaşların yaşantısını ve geçim kaynaklarını araştırdım. İlçe yaşantısından, gelenek ve göreneklere kadar her şeyi araştırdım. Benden önce kimler çalışmış, kim ne yapmış. Yöreye yapılan yatırımların ne aşamada olduklarına baktım. Çaykara çok büyük gündemi olan bir yer. Bir taraftan turizm, diğer taraftan biraz önce bahsettiğim şahsiyetlerin yetiştiği bir ilçe. Yörenin şahsına ait zorlukları bunların hepsini ilk atamamla birlikte görmeye başladım. Ve sonunda çok farklı bir dünyada kendimi buldum diyebilirim. Geldikten sonra şunu gördüm. Bu yörenin insanı, her kesiminden, her mahallesinden veya her sosyal tabakadan kim olursa olsun çiftçisinden, esnafından, memurundan, amirinden, gazetecisinden, siyasetçisine, işadamından turizmcisine kadar hepsi bir devlet adamına, bir kaymakama bir mülki amirine nasıl davranılacağını, onunla nasıl diyaloğa girileceğini çok iyi bilen insanlar. Dolayısıyla bu size bir sorumluluk yüklüyor. İlk göreve başladığımda ilk hissettiğim buydu. Bana çok farklı yorumlar yapanlar da olmuştu. ?Oranın insanı zordur´ diye. Ama buraya geldiğimde gördüm ki; Özellikle mülki amirlere karşı çok büyük teveccüh var. Bu da beni ziyadesiyle memnun etti, motive etti. Hepsinden önemlisi çok büyük sorumluluk altına girdiğimi bana bir kez daha hatırlattı. /resimler/2018-10/1/2242356224543.jpgÇAYKARA GÜNDEM: İlk geldiğinizde Köy gezilerine önem verdiniz. Çaykara`nın köylerini ve orada yaşayan vatandaşları nasıl gördünüz? 

AYRANCI: Böyle bir coğrafyayı daha önce hiç görmemiştim. Giresun iline kadar gelmiştim. Ama asıl sarp coğrafya ondan sonra başlıyor. Trabzon içerisinde bile Çaykara´ya doğru yaklaştıkça, vadilerin dikleştiğini görüyorsunuz. Solaklı vadisi boğazlar içinde coğrafyası ile ayırt edilen bir Vadi. Çaykara´nın Köylerini gezdiğimde ilk hissettiğim şuydu; Çaykara´yı 12 bin nüfusuyla küçük bir ilçe olarak görebilirsiniz ama genelde Çaykara´nın bir Karadeniz ilçesi olarak Trabzon´un diğer ilçelerine ve diğer bölgelerden kendini ayırt edici birçok noktaları ve özellikleri vardır. Bu ortak özellikleri tüm mahallelerde görebiliyor ve hissedebiliyorsunuz./resimler/2018-10/1/2224444640993.jpgBunun da ötesinde her bir mahallenin ve hatta sokağın kendine göre doku farklılıkları mevcut. Yani aksanından tutun da insan davranışlarına kadar ayrı özellikleri var. Bugün bir Holaysa´ya, bir Mimilos´a gittiğinizde ton farklılıklarını, o geçişleri hissediyorsunuz. Diğer taraftan Ogene Vadisine girdiğinizde yamaçların daha dikleştiğini, insan davranışlarının da doğanın değişimine uygun olarak farklılaştığını görebiliyorsunuz. Oradan kalkıp Taşkıran´a, Uzungöl´e çıktığınızda Çaykara´ya ait bir mahalle olduğunu anlıyorsunuz ama onlara has farklı özelliklerin olduğunu da görebiliyorsunuz.  Dolayısıyla burada şunu hissettim küçük bir ilçeden ziyade bir bölge merkezi olarak bir Çaykara ve her bir kolu olarak mahalleleriyle her biri ayrı bir dünya, bunu fark ettim. Bunu keşfetmek ve bunu yaşamak benim açımdan inanılmaz bir duygu idi. Bunun içinde hislerimi anlatamam. İnsanı kendi içine çeken bir duygu idi ve bütün görev sürem boyunca da bunu okumaya, bunu anlamaya ve yaşamaya çalıştım./resimler/2018-10/1/2223252139552.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Bürokraside oluşan bir gelenek var, halkla mesafeli olmak gibi. Siz Çaykara`da görev yaptığınız süre içinde çok farklı bir görüntü çizerek halkla iç içe oldunuz. Bu özelliğinizle Çaykara´da diyaloglarınız nasıl geçti?

AYRANCI: Çaykara´da çok ilginç olaylar yaşadım. Âmâ hatıra anlatmada çok mahir değilim, bir kere Çocuklara, Yaşlılara, hastalara dokunmaya çalıştım. Yaşlılarla karşılaştığımda onlara selam verip yanlarına oturuyordum. Evlerine giriyordum. Hiç biri Kaymakam olduğuma inanmıyordu. Çok genç buluyorlardı. Biraz da Kaymakam deyince herhalde daha farklı birini bekliyorlardı sanırım. ?Sen misin kaymakam, nasıl olur? diyerek çıkıştıkları olmuştur. Hatta birisini ikna etmek çok zor oldu. Ama zaman içinde tarzımı gördükten sonra alıştılar./resimler/2018-10/1/2226539643485.jpgBen şuna inanıyorum; Öyle veya böyle herkesin kendi içerisinde meşrulaştırdığı bir talebi oluyor. En büyük beklentisi de anlaşılmak. Yani talebinin gerçekleşmemesinden daha önemlisi anlaşılmaktır. Dolayısıyla bizim Kamu görevlilerimizin yaptığı en büyük hata şu; Belki yazılı hukuk anlamında gerçekleşmesi mümkün olmayan bir taleple karşısına gelen bir vatandaşın geçmişten elde ettiği tecrübelerle aynı olayla defalarca karşılaşmış olmasının getirmiş olduğu usanmışlıkla karşı tarafı anlamadan veya onun gösterdiği nüansları görmeden, diyor ki; ?senin işin olmaz? Bizim genel tavrımız yıllardır buydu. Hala aynı davranışı benimseyen kamu görevlileri var. Yoktur demiyorum. Ama burada vatandaşın talebi aslında işin gerçekleşmesinden önce daha önemlisi anlaşılmaktır.

/resimler/2018-10/1/2227317925495.jpgBen onu yapmaya çalıştım, aradaki mesafeyi kaldırmaya çalıştım. İkincisi, bizim odamıza her çeşit insan geliyor. Ondan öte buraya gelmeyi tevessül etmeyecek, Kaymakam benimle mi ilgilenecek, bir sürü işi vardır onun diye düşünen, ama gerçekten Kaymakamına ihtiyacı olan ve buraya gelmeyip kaymakama külfet vermeyeyim diye düşünen birçok insan var. İlçe merkezinde mahallelerde ve köylerde. Ben de onlara özellikle dokunmaya çalıştım. Onlara ulaşmaya çalıştım. Dolayısıyla Mahallelere gittiğimde olayı yerinde çözmüş oldum. Bir meseleyi öne alma, bir sorun ortaya çıkmadan ortadan kaldırma biz bu şekilde yerinde müdahalelerle ilerde çok büyük sorun haline gelebilecek birçok problemi ortaya çıkmadan çözdük./resimler/2018-10/1/2228530270851.jpgDolayısıyla bunun çok faydasını gördük. Hepsinden öte ben insani olarak ta çok keyif aldım. Çok haz aldığım bir şeydi. Çünkü;  Çaykara´da köylerde geçmişten gelen bir nostaljik yaşama biçimi hala devam ediyor. Arazinin yapısından ötürü burada tarımda makineleşme diye bir durum olmamış. Hayvancılık ve tarım hala geçmişten gelen geleneklerle eski usullerle yapılmakta. Bunu anlamak bunun içerisinde bulunmak, bunlarla temas kurmak bana çok büyük mutluluk verdi. İnsani olarak ta çok büyük keyif aldım ve kendimin de içinde olduğu yeni bir dünya gördüm./resimler/2018-10/1/2229222302684.jpgÇAYKARA GÜNDEM: İlçemizin eğitim seviyesini nasıl buldunuz? Daha iyi olması için neler yapılmalı?

AYRANCI: Çaykara´ya ilk tayinim çıktığında buradaki eğitimin durumunu bilmiyordum. Hatta şöyle bir olay yaşadım. Bunu size anlatayım. Benim kızım Ortaokul 6. sınıfa başlayacaktı. Dolayısıyla Çaykara´da mahrumiyet bölgesidir diye büyük bir ilçeye yakın bir okula verme gibi planlarım vardı. Çaykara´ya tayınım çıkınca kızımı Of ilçesindeki okula göndermek için kaç kilometre diye araştırdım. Çaykara´nın nüfusuna baktım, birde Of´un nüfusuna baktım. Doğal olarak düşündüm ki Of´un eğitim imkânları daha fazladır diye. Arada da çok mesafe yok servis varsa, işimizi hallederiz diye düşündüm. Bende hemen o dönemin Çaykara Kaymakamı Mustafa Gül´ü aradım, dedim ki; ? Çaykara´dan Of´a servis var mı? benim çocuk ortaokula gidecek?, diye. Ben bunu sorunca kendisi güldü. Bana dedi ki; ?servis var da, Of´tan bu tarafa servis var?. Of´tan öğrenciler Çaykara´ya geliyorlar. Hatta Oflu öğrenciler onu bunu araya sokarak Çaykara´da okumak için çareler arıyorlar. Hatta Çaykara´da ev tutup okuyan öğrenciler var, dedi. Hatta bunu biz durdurmaya çalışıyoruz. Çok talep var diye. Çaykara´da eğitim imkânları çok iyidir, dedi. Bunu duyunca o kadar mutlu oldum ki, size anlatamam./resimler/2018-10/1/2231023086019.jpgDiğerleriyle birlikte çocuğumun eğitimi ile ilgili böyle bir haber almam beni ziyadesiyle memnun etti. İlk Çaykara´ya geldiğimde akşam saat 20:00 sularıydı. Kış sezonuydu. Hava erken kararıyordu. Şunu fark ettim. O saatte öğrenciler dışarıda ellerinde çantalar geziyorlardı. Yanımdakilere sordum. Bu öğrenciler bu saatte nereye gidiyorlar diye. Dediler ki; efendim etüt vardı bunlar okullardan yeni çıktılar. Çok şaşırmıştım. İlk göreve başlar başlamaz Milli eğitim müdürü Ahmet Çamurali´yi çağırdım. Ertesi günü okullarda etüt yapan tüm öğrencileri gezdim. Merkezin haricinde Karaçam, Taşkıran ve Uzungöl´deki okulları gezdim onları gözlemledim./resimler/2018-10/1/2231350742810.jpgBöyle bir ortamı görünce çok memnun oldum. Öğrenciyi zorlayarak, farklı yaklaşımlarla başarılacak bir iş olmadığını gördüm. Buna gönlünüzü vermeniz lazım. Eğitimcilerdeki o olgunluğu gördüm. Öğrencilere nasıl yaklaşmaları gerektiğini ve öğrencileri nasıl ikna edebileceklerini çok iyi biliyorlar. Çünkü giriyorsunuz okula, hepsi 11- 15 yaş arasındaki çocuklar. Sınıflarda çıt çıkmıyor. Herkes ders çalışıyor. Bunu sağlamak çok zor onu söyleyeyim. Büyük kuruluşlar büyük yatırımlar ve tesisler yaparak verilen imkânlarla bu işleri gerçekleştiremedikleri oluyor./resimler/2018-10/1/2232104962167.jpgGöreve başladıktan sonra fark ettiğim şey şuydu. Bina kapasiteleri çok zayıf. Fiziki şartlar çok kötü ama çok yürekli eğitimcilerin ortaya koymuş oldukları özverili bir çalışma vardı. Bu tamamen adanmışlıktır, başka bir şey değildir. Yani adanmışlık hissiyle yapılan bir çalışma. Gördüğün eksik nedir diye soracak olursanız; Öğrencilerin sosyal anlamda desteklenmemesi olacaktır. Yurtlarda kalan öğrencilerimiz vardı. Gerçekten sosyal imkânları çok zayıftı. Zaten küçük bir ilçede olmanın sıkıntıları var. Dolayısıyla bu anlamda öğrencileri desteklemeye çalıştık. Buralara tiyatro kulüplerini davet ettik. Senede 2-3 defa oyunlar oynanmasını sağladık. Çocuklara konserler verdirdik. Hepsinin ötesinde ulaşım firmalarıyla anlaşarak çocukları Trabzon ve Rize´ye sinemaya ve tiyatroya ve Trabzonsporlu yöneticilerle diyaloğa girerek Trabzonspor maçlarına götürdük./resimler/2018-10/1/2233100588389.jpgBu yaptıklarımızın çok olumlu geri dönüşümlerini gördük. Ben bu konuda bizlere destek olan herkese teşekkür ediyorum. Bu konuda kimin kapısını çaldıysak herkes bize yardımcı oldu. Daha sonra öğretmenlere şunu sordum; Bugün çocukları aldık maça veya tiyatroya götürdük. 3-4 saatleri kayboldu diye. Bunların geri dönüşleri nasıl oldu. Başarılarına olumlu bir etki var mı diye. Hepsi bana öğrencilerden çok daha olumlu dönüşler aldıklarını söylediler.  Dolayısıyla ilçede sosyal ve spor imkânlarını arttırmış olduk. Biraz bu yönleri kuvvetlendirmeye çalıştık. Akademik çalışmayı veya akademik başarıyı hedefleyeceğiz ve bununla ilgili döküman ve ek ders alınacaksa bunları sağlamak. Bunların hepsi yapılmalı. Ama ara ara da olsa çocuklara farklılıkları göstererek sosyal, sportif veya kültürel etkinliklerde bulundurmayı sağlamamız lazım. Biz de elimizden geldiğince bunu sağladığımıza inanıyorum. Bu dikkatten kaçan bir husustu. O noktayı biraz daha güçlendirdik./resimler/2018-10/1/2234048714494.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Çaykara´da eğitim veren okulların fiziki olarak çok eksikleri var. Bu konuda neler yapılabilir?

AYRANCI: Özellikle bina kapasitelerini güçlendirmemiz lazım. Benim kaldığım süre içinde İmam Hatip lisesini ve çok programlı Anadolu lisesinin yanında ekler yaparak onların sıkıntılarını kısmen de olsa çözdük. Özellikle Zeki Bilge İlkokulu ve Ortaokulu gerçekten çok başarılı bir okul, ama fiziki şartları çok kötü binalar çok eski. Şu anda mevcut haliyle öğrencilerin orada kalması bile çok uygun değil. Sayın başkan Hanefi Tok ile beraber okul ile ilgili bir proje yaptık./resimler/2018-10/1/2235503716557.jpgYeni yapılan gençlik merkezinin yanında bulunan 6 dönüm arazi Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edildi. Biz 32 derslik olarak planlamıştık ama 24 derslik olarak kabul gördü. Yer ile ilgili zemin etütleri bitirdik. Şimdi uygulama ve mekanik projesi çiziliyor. 7.2 milyon lira ödeneğini temin ettik. Oraya imam Hatip ortaokulu ve ilkokulu yapılacak. Ama bizim milli eğitimle planlamamız şudur; Oradaki inşaat bittikten sonra Zeki bilgeyi oraya taşımak, mevcut Zeki bilgenin olduğu yeri yıkarak Zeki bilgeye yaraşır bir okul yapmaktır. 4-5 yıllık planla buradaki fiziki kapasite çözülebilir. Şu anki mevcut haliyle yürümesi mümkün değildir./resimler/2018-10/1/2236406842650.jpgBununla ilgili bir de dernek kurduk. Bu derneğin üyesi ve yöneticisiydim. Ayrılacağım için yöneticilikten ayrıldım. Ama üyeliğim devam ediyor. Esnaflarımız, belediye başkanımız ve okullarda öğretmen ve yöneticilerin üye olduğu dernek bundan sonra yapacağı çalışmalarla en azından işlerin hızlandırılmasını sağlayabiliriz. 2018-2019 yılında hurmalıkta ki okul inşaatı bitirilirse Zeki bilgeyi oraya taşıyıp, 2-3 yıl içinde oradaki binaları yenileyip tekrar eski yerine alınabilir diye düşünüyorum. Yöre halkı Kur´an kursları ve Camilere bağış yapma konusunda çok hevesli. Bence okullara da yapılan yardımlar da bir hayırdır. Biraz bu yönde de yönlendirmek lazım diye düşünüyorum.

/resimler/2018-10/1/2237039499177.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Solaklı Turizm Vadisi olarak görülüyor. Çaykara´nın da Uzungöl gibi bir turizm markamız var. Siz, Uzungöl´ü nasıl buluyorsunuz?

AYRANCI: Fuzulinin bir şiiri var, onunla size cevap vereyim;

Derdime vâkıf değil cânân beni handân bilir
Hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir 
Söylesem te´siri yok sussam gönül razı değil
Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah´ım bilir./resimler/2018-10/1/2238503407676.jpgBir kere bölge eşsiz güzellikte, çok ciddi de bir talep görüyor. Bunlar güzel bir şey. Bu organizasyonu eksiksiz ve kusursuz ne kadar yapabiliyoruz, soru işareti? Eksiklerimiz var. Devletin hataları ve eksikleri olmuş, vatandaşın belki eksikleri olmuş. Uzungöl çok gözde bir Turizm destinasyonu, Karadeniz turizminin tartışmasız en güçlü destinasyonu ve hak etmediği eleştirilere maruz kalıyor. Özellikle oranın yerlisi olan insanlar, yerel işletmeler bu eleştirileri hak etmiyorlar. En büyük sıkıntı şundan kaynaklanmış. Uzungöl daha önce turizm beldesi değildi. Kendi halinde küçük mahallelerden oluşan bir yerleşim beldesiydi. Belli altyapı imkânları oluşturulmadan çok ciddi turist akınına maruz kalmış. Dolayısıyla onun getirdiği çok ciddi bir rant ve bu rant sonucunda da paylaşımla ilgili çatışmalar. Bunun beraberinde çok ciddi bir yapılaşma. Ne pahasına olursa olsun cezalar almalarına rağmen bu yapılar yapılmış. İş bu noktaya kadar gelmiş. Bir kere ben şunu söyleyeyim; Uzungöl´de ki turizmciler devlet işbirliği ile halkın birleşerek şu an çok ciddi olarak görülen birçok aksaklık giderilebilir. Bir kısmını da ben elimizden geldiğince çözmeye çalıştım. Bu nasıl olur? Bu örgütlenerek olur. Kısa vadeli palyatif düşünerek değil, daha uzun vadeli planlama yaparak olur./resimler/2018-10/1/2250417483906.jpgŞu anki mevcut durumda bir kere turizmci sezonluk ya da 3-5 sezonluk düşünüyor ona göre yatırım yapıyor. Bu da derme çatma ortamları ortaya çıkarıyor. Profesyonel kalıcı tesisler de var ama geneline bakıldığında böyle bir ortam var. Onlar da kendilerince haklı olabilirler. Başlarına ne geleceğini bilmiyorlar. Devlet açısından bakıldığında sert kanunlar var, sit alanı, özel çevre, Milli Parklar, Büyükşehir sorumluluk sahası, ilçe belediyesi, Valilik ve Kaymakamlık var. Bunların koordinasyonu çok önem arz ediyor. Hepsinden önemlisi aslında benim yönetim anlayışımda şuna inanırım; Bir yörede veya bir bölgede uygulanacak kuralları ve o kuralların kalıcılığını o yöre insanının yaklaşımı belirler. Bizim artık daha çevreci bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. Çünkü elimizdeki kaynak tükenmeye başlamış. Bunu sağlamanın yolu da doğaseverlerin, yöre halkının ve oradaki yerleşik vatandaşların korumacı bakmasıyla olur. Mevcut durumda koruma ve kullanma dengesi bozulmuş durumda. Onu biraz koruma yönüne doğru çekmemiz lazım. Uzungöl çok ciddi turizm potansiyeline sahip. Her geçen günde bu artarak devam ediyor. Bunu iyi değerlendirmek, bu milli serveti koruyup kollamak hepimizin görevi diye düşünüyorum./resimler/2018-10/1/2257249835612.jpgBenim söyleyeceğim şudur; Uzungöl için 5,10 ve 20 yıllık turizm mastır planları oluşturulmalı. Ben göreve geldikten sonra en çok önemsediğim konulardan bir tanesi de şuydu; ?Uzungöl´de hizmet kalitesi´ konusu. Bununla ilgili eleştiriler alıyorduk. Turizmcilerin eğitilmesi. DOKA´dan destek alarak bununla ilgili eğitimler verdik. Çünkü buradaki insanlar yaşadıkları alanları otele çevirmek suretiyle hizmet veriyorlar. Bu işi profesyonelce yapmıyorlar. Bir turizm tesisi nasıl yönetilir, organizasyonlar nasıl yapılır, gelen konuklar nasıl ağırlanır, müşterilerle nasıl iletişim kurulur gibi birçok konuların içinde bulunduğu eğitimler turizmcilere sağlandı. Bununla ilgili sertifikalar verdik. Bunun da çok faydasını gördük. /resimler/2018-10/1/2257585929944.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Sizce Uzungöl´ün çok acil olarak çözülmesi gereken sorunu nedir?

AYRANCI:  Uzungöl´de ilk etapta çözülmesi gereken şey şudur; İmar meselesi, bölge bölge değil toptan ele alınıp imar yollarının açılması gerekir. Göl etrafı boşaltılmak suretiyle rekreasyon projesi yapılması lazım.  Yolların genişletilmesi lazım. Bisiklet yolları yapılması lazım. Bunların hepsinin ötesinde Uzungöl´de imar barışı ve imar affından öte emsalleri çok şuursuzca kullanmış tesisler var. Bunlara ruhsat verilse de mutlaka bedellerinin ödettirilmesi lazım. Yani büyük bir adaletsizlik var. Yanındaki kişi imarı beklemiş hiçbir şey yapmamış, ama hemen bitişiğinde ki 4-5 katlı bina yapmış trilyon kazanıyor. Bu adil değil./resimler/2018-10/1/2300192495587.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Turizmi Uzungöl´ün dışına yaymak için neler yapılmalı?

AYRANCI: Çaykara´nın bütün yaylalarına gittim. Hepsini gördüm. Belli rotasyonlar var, onlar çok ciddi talep görüyor. (Haldizen) Demirkapı yedi göller bölgesi, Garester yaylası, diğer taraftan Sultanmurat yaylası gibi yerler turistler tarafından keşfedilmeye başlanıyor. Yayla turizmi bu anlamda yapılacaksa bunu şuna dönüştürmek lazım; ?Daha çevreci bir turizm anlayışı´ Belediye parkında yaptığınız pikniği siz yaylada yapamazsınız. Böyle bir anlayış yok. Bunun çevre anlamında birçok sıkıntıları var. İnsanlar karpuz yiyor. Kalanları poşete koyup çimenlerin üstüne atıyor. Onu poşete hiç koymasa doğaya hiç zararı olmayacak./resimler/2018-10/1/2301351090516.jpgBelki size uçuk bir fikir gelebilir ama bu bölgeye, plastik ve çimentoyu yasaklamak lazım. Bu bölgenin en büyük düşmanı plastik ve çimentodur. Bunları bölgemize sokmadığımız sürece her türlü etkinlikler yapılabilir. Yayla turizmini mevcut vahşi durumu ile sonunu hiç iyi görmüyorum. Yaylalarda yapılan her türlü müdahalenin aşağıda çok ciddi sonuçlarını görüyoruz. Efendim şuradan şuraya yol açtım. Şurada su buldum gibi icraatlar zarar verici yöntemlerdir. Yaylaya yol açıyoruz aşağıdaki mahallenin suları kesiliyor. Bütün dengeler altüst oluyor. Elbette ki yol yapılacak ama bu kadar hoyratça davranışlar bizlere gelecekte büyük zararlar verecektir. /resimler/2018-10/1/2302026091073.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Yaylalardaki yapılaşma ile ilgili düşünceleriniz nedir?

AYRANCI: Yaylalar çok boyutlu ele alınması gerekir. Özellikle ivedilikle kontrol altına alınması lazım. Yaylaların adil bir şekilde paylaşılması lazım. Buralarda vahşi bir paylaşım var. Adalet yok. Birincisi yaylalar bu yörenin gerçeğidir. Bunu kabul etmek lazım. İkincisi yaylalarda hayvancılık yapılıyor. Üçüncüsü ise gurbetçiler geldiğinde yaylaya çıkmak istiyorlar. Bu üç şeyde insanlara imkân sağlamak lazım. Sayıları çok azalsa da hala hayvancılık yapan insanlarımız var. Bir kere yaylaların her şeyden önce hayvancılık yapanlara ait olduğunu baştan kabul etmemiz lazım. Bazen şöyle şeylerle karşılaşıyoruz; ?efendim yaylaya geliyoruz hayvan pisliği ile karşılaşıyoruz´ diye. Yaylalar bir tatil yerleri değil. Yaylaların gerçeği bu. İnsanlar bu bakış açısına sahipse yaylalara hiç gelmesin. Oralara yazlık villa gibi evler yaparak hayvanlardan şikâyet eden insanlar var. Ben burada şunu görüyorum. İnsanlar yaylaya çıkmayı seviyorlar. Akşama kadar çalışmış olsalar da. Onun için bunlara imkân sağlanması lazım. Bunun için benim önerim şudur; Hazırlamış olduğum bir yayla raporum vardı. Yaylalarda mutlaka yönetim birimleri kurulmalı. Başında kaymakam olur veya belediye başkanı olur hiç fark etmez. Bu yayla yönetim birliklerine yöre halkı, bölge halkı mutlaka katılmalı. O geçmişten devraldığımız yayla kültürü burada devam ettirilmeli. Geçmişte sözlü hukuka bağlı uygulamaları yazılı hale getirilerek mevcut hukuk içinde meşrulaştırılarak uygulanmalı. Kullanım durumuna göre ücretlendirilmeli. Bu Uzungöl için de geçerli olmalı. Yani 5 katlı bina yapan insanın bu bedeli ödemesi lazım. Buradan elde edilecek gelirlerin bir miktarı yöreye bırakılmak suretiyle yaylalardaki altyapı sorunları çözülmeli. 

/resimler/2018-10/1/2310167819492.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Çaykara merkezde özellikle yaya ve araç trafiği sorunu var. Sizce bu sorun nasıl çözülür?

AYRANCI: Bir kere Çaykara´nın coğrafi durumu çok sıkıntılı. Şimdiye kadar yapılan binaların otopark sorunu da düşünülmemiş. Yazın gurbetçilerimizin de gelmesiyle birlikte Çaykara merkezde çok ciddi sorun yaşanıyor. Belediyenin öncülüğünde bir kentsel dönüşüm projesi yürütülüyor. Bu dönüşümden sonra bir miktar rahatlama olacak. Çaykara merkez ile ilgili belediyeye yaptığım öneri şuydu; Merkezde park imkânına izin vermeyecek şekilde yolun daraltılması ve kaldırımların genişletilmesi´ görüşüm buydu. Bence yapılması gereken bu. Araçlar kesinlikle şehrin dışına park edecek. Merkezde araçlara park edecek yer yok diyorlar. Ben de diyorum ki; yayaların yürüyeceği yerde yok. İnsanlar araçlardan önce gelir./resimler/2018-10/1/2310431101170.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Bölgemizin en önemli sorunu çevre kirliliği. Bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?

AYRANCI: Özellikle çevre kirliliği ile ilgili yöre halkının bilinçlendirilmesi lazım. At sahibine göre kişner diye bir tabir var. Araplar Avrupa´ya gittiklerinde yere çöp atmıyorlar. Ama buraya geldiklerinde çok rahatlıkla her yere çöp atabiliyorlar. Bu konuda zabıta tedbirlerini artırmak lazım. Ayrıca çok sert cezalar uygulanmalı. Her yere şuursuzca attığımız her çöp, çok ağır sonuçlar verebiliyor. Doğaya bıraktığınız bir poşet inek ölümlerine yol açabiliyor ve insan sağlığını etkileyebiliyor. Bölgemizde çok ciddi temizlik seferberliği başlatılmalı. Bunu bu yörede kalan insanlar öncülük etmeli. Bu yöreyi koruma alanı mı ilan edersiniz. Adını ne koyarsanız koyun. Bu bölge eşsiz güzelliktedir. Çimento ve plastiği bu yöreye sokmayın. Bakın ısrarla söylüyorum çimento ve plastiği bu yöreye sokmasınlar 10 yıl sonra burası dünyanın en muhteşem yeri olur./resimler/2018-10/1/2311139539394.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Çaykara`da görev yaptığınız süre içinde sizleri en fazla üzen bir olayla karşılaştınız mı?

AYRANCI: Üzüldüğüm anlar mutlaka olmuştur ama belleğime kazıdığım ve unutamadığım bir kötü hatıram yok, Çaykara hatıralarımda hep güzellikleriyle hatırlayacağım bir yer benim için./resimler/2018-10/1/2312010790181.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Çaykara`dan nasıl duygularla ayrılıyorsunuz?

AYRANCI: Ben şahsiyet olarak kendi iç dünyamada çok zor kabul ediyorum bazı şeyleri. Zor sahipleniyor. Âmâ sahiplendikten sonra da zor bırakıyorum. Çok ciddi bağlanma sorunum var. Bundan önceki görev yaptığım yer Denizli Kale ilçesi. Buraya 1400 kilometre mesafede yaklaşık 2 yıl içinde 2 kere gittim. Geçen sene 2 gece, bu sene 3 gece kaldım ailemle birlikte. Çok ciddi bir teveccühle karşılaştık. Çaykara´dan ayrıldıktan sonra ´da öyle inanıyorum ki her sene geleceğim. Zaten Erzincan´a gidiyorum buraya yakın. Ben Çaykara´yı ve Çaykara´da yaşamayı çok sevdim.

/resimler/2018-10/1/2312524384932.jpgÇAYKARA GÜNDEM: Çaykara gündem gazetesi olarak bize zaman ayırarak röportajımızı kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizlere yeni görev yerinizde üstün başarılar diliyorum. 

AYRANCI: Ben de size ilginizden ve alakanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Sizlere kolaylıklar diliyorum. Nereye gidersek gidelim Çaykara haberlerini sitenizi takip ederek sizlerden öğreneceğim.

/resimler/2018-10/1/2314096886512.jpgKaymakam İhsan Ayrancı Kimdir?

Temmuz 1980 tarihinde  Amasya´nın Suluova ilçesinde dünyaya geldi. Belçika´nın Antwerpen şehrinde başladığı ilköğretim hayatını Tokat-Erbaa Fevzi çakmak ilkokulu okulunda, ortaokulu Tokat Erbağa İmam-Hatip ortaokulunda mezun olarak tamamladı. Liseyi Ankara´da okuyan İhsan Ayrancı 2004 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Mezun oldu. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra 2008 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Stajyer Kontrolörlük sınavını kazanarak kamuya geçti. 2010 yılında Çorum Kaymakam Adayı olarak Mülki İdare Mesleğine adım attı, Şırnak Silopi´de Kaymakam refikliği, Kırşehir´de Mülkiye teftiş stajını tamamladı. Çorum-Uğurludağ ilçesinde 6 ay süreyle kaymakam vekilliği yaptı. 1 yıl süreyle Almanya´nın Hamburg şehrinde Goethe Institut´te yabancı dil eğitimi aldı ve Alman Kamu Kurum ve kuruluşlarında Alman idari sistemi üzerine çalışmalar yaparak yurt dışı stajını tamamladı. Yurt dışı dönüşünde Edirne´nin Enez ilçesinde 4 ay süreyle kaymakam vekilliği yaptı. İki yıl süreyle Denizli Kale Kaymakamlığı görevinde bulunduktan sonra 26.12.2016 tarihi itibariyle Çaykara´da göreve başladı. 2018 Kaymakamlık kararnamesiyle, Erzincan Vali yardımcılığı görevine atandı. İngilizce ve Almanca bilen İhsan Ayrancı evli ve iki çocuk babasıdır.

Röportaj: Kemal ÇUMAN/Çaykara Gündem Gazetesi



İlginizi Çekebilir